SAĞLIKLI ÜÇÜNCÜ GÖZ ÇAKRASI DAVRANIŞLARI
Üçüncü göz çakrası, birçok kültür ve dinlerde aydınlanmaya giden ana yol olarak görülen muhtemelen en büyülü, en mistik çakradır. Alnın ortasında ve başın içinde yerleşmiş ve içeriye doğru uzanmıştır, boşlukla ilgilidir. Esas olarak, bizim ruhsal, zihinsel, duygusal ve fiziksel varoluşumuzun kontrol paneli olarak hizmet verir. Gerçek olarak kim olduğumuzun dokusuna sezgi, iç görü sağlar ve bu, bizim için gerçeğimizi bilmek anlamına gelir. Üçüncü göz çakrası, tüm potansiyeli açıldığında, gerçeği, illüzyondan ayırt etmemize yardım edebilir. Basitçe söylemek gerekirse, üçüncü göz çakrası, bir bilgelik ve bir gerçeklik konumundan, bize, panoramik yaşam deneyimimizde içsel bir uyarı ışığı bahşeder.
Tamamen açık olduğunda, bu çakra bize ruhsal bir varlık olarak kendimizin ve bilgeliğin araçlarını sunar. Farkındalığımızı diğer dünyalara açabilir, ve kim olduğumuzun ve yolumuzun ihtiyaçlarının ne olduğunun derin bilişini açığa çıkarır. Sağlıklı fonksiyon gören bir üçüncü göz çakrası, kutsal bir rehberlik ve ilhamlar eşliğinde olan içsel vizyonumuzu, ve rüyalarımızı takip edebilecektir. Yaşamımız sezgilerimizle hizalı olduğunda, ikinci bir tahmine gerek kalmadan, düşüncelerimiz ve eylemlerimiz kararlı, azimli olacaktır.
Üçüncü göz çakrası, bir çok seviyede bizi besleyen şeyi içsel olarak bilip kendimize hizalayabilme becerisini verir. Çok iyi gelişmiş üçüncü göz çakrası olan bireyler, kendileri ve diğerleri ile ilgili ‘’psişik’’ olarak bilmeye doğru bir adım atabilirler. Eğer çakra hızlandırılmış bir frekansta titreşiyorsa, zaman ve mekanı aşan psişik bilgiye, verimli, bereketli olasılıklara ve ayırt etme yeteneğine bir yol açılabilir. Bir kişiye benzetilirse, üçüncü göz çakrası, bilge bir ebeveyn ve krallara layık statüdeki bir birey olabilirdi. Kalp, duygusal bir hükümdar olarak görünebilir, üçüncü göz ise iç görü hükümdarlığına benzetilebilirdi.
Bu merkez, zihnin katıldığı her aktiviteye, en önce dahil olandır: meditasyon yaptığımızda, dua ettiğimizde veya rüya gördüğümüzde. Zihni merkezine alan aktiviteler, çakrayı açacak, bizi derhal Ruh ile bağlantıya geçirecektir. Eski Doğu Hint uygulamaları, kök çakradan yaratıcı kundalini enerjisinin serbestleşmesinden ve onun, zihni demlemek ya da üçüncü göz çakrasında iç görüyü, sezgiyi arttırmak için, omurgada yukarıya doğru olan yolculuğundan bahseder. Bu çakra, zihnin, beynin ve düşüncelerin altında uzandığı için, birçok zihinsel aktiviteden ve düşüncelerimizi ve vizyonlarımızı gerçekleştirmeden sorumludur. Rüyalar, sağlıklı bir üçüncü göz çakrası olan kişiler için önemli habercilerdir. Rüyaları aracılığı ile kendi iç dünyaları ile irtibat halinde olacaklar ve bu işaretleri, uyanık yaşamlarına uygulamak için değerli, anlamlı gerçeklere dönüştüreceklerdir.
Aktif olduğunda, üçüncü göz çakrası, her şeyi bilen, her şeyi gören çakradır ve Ruha geçişimizi sağlayan olduğundan, diğer çakralardan oldukça farklıdır. Oysa, boğaz çakrası, Dünya gezegeni üzerindeki seçimlerimizin karşılıklı etkileşimine, isteklerimize, ve Yüce İsteğe konuşur, üçüncü göz çakrası ise, rüyalarımızın manzarası ve daha yüksek bilme ve bilgeliğimizdir. Tartıştığımız diğer çakralardan çok daha fazla eter özelliğine sahiptir. Üçüncü Göz çakrası, kontrol etme ihtiyacımızı ve bizim için en iyi olası durumu en fazla öz güven ile elde etmek için, kafadan dalma eğilimimizi terk etmemize izin verir. Boğaz çakrası, bize bir dönüm noktası sunabilir ya da özel bir durum için potansiyel seçimler sunar fakat üçüncü göz, her ne olursa, yalnızca olması gereken şey olduğunu bilmenin gerçeği ile parlar.