NEDEN FONKSİYONEL VE BÜTÜNSEL SAĞLIK YAKLAŞIMI ?
Günümüzde sağlık hizmeti bir bütün olarak, bu hastalık için bu, şu hastalık için şu ilaç ya da bu takviyeye indirilmiş gibi görünmektedir. En kötüsü de genel tüketiciyi bir ilaç ya da takviyenin tüm sağlık sıkıntılarımızın çözümü olduğuna inanma konusunda hipnotize edilmektedir. Ne yazık!
Kitle iletişim araçlarında ise daha da ileri giderek, bir kişinin sağlık durumu için benzersiz bir kimlik yaratıldığını görürsünüz. Bir hastalığın varlığını yaratmış güçlü bir kelime ne olabilir? Bu muhtemelen bir çoğumuzu hayrete düşürecektir. Kelime ‘’benim’’dir. ‘’Benim artritim’’, ‘’benim diyabetim’’, ‘’benim IBS’’im vs…
Okuyabilen bir çocuk bile bir hastalık için doğru kabul görmüş ilaca ulaşabilir. Binlerce tıp makalelerinde ise, bu yaklaşım için gerçek bir neden bulanamadığını söyler Fonksiyonel Tıp uygulayıcıları.... Üzücü olan nokta, reklamı yapılan özel bir ilacın, doktorun ofisinden çıkan hastanın elinde olmasıdır. Depresyon ise, 1980’lerde bu ilaç prozac, 2007’lerde ise Zolof idi. Reflü de ise Nexium, vs… idi.
BU KOPUŞ NEDEN?
Günümüz Tıp sistemindeki zamanımız doktorlarının eğitimi ile, açık bir kopuş gerçekleşmiştir.
Lisanslı doktorluk eğitiminin ilk iki yılında temel bilimler için eğitilirsiniz. Özellikle oldukça geniş Fizyoloji ve Biyokimya okursunuz. Tüm bedenin bir bütün olarak nasıl, hangi faktörlerle, hangi kimyasal süreçlerle bir denge durumunu korumak için nasıl çalıştığının mucizevi bilgisini almaktasınız… Bu iyi bir haber! Ancak Tıp Fakültesinin son iki yılında, intern olan bir tıp öğrencisi, öğrendiklerini uygulama sürecinde organ sisteminin tanı ve tedavisine odaklanmaktadır. Böylece her organ sistemi için bir uzmanlık geliştirilmektedir, GI, endokrinoloji, kardiyoloji ve …. Ancak organ sistemleri bir kutu da fonksiyon görmemekte, diğer organlarla fizyolojik ve biyokimyasal olarak karşılıklı bağlantı içerisindedirler. Bu miyopik bakış açısının tıp eğitiminin son iki yılındaki uzmanlaşmaya gidiş planı, organ hastalığı için önerilen ilaç tedavisinin, pratik bir uygulanışı gibi görünmektedir. Reçete edilmiş düşüncenin pratik uygulanışıdır bu durum. Evet, reçete edilmiş ilaçlar için her zaman bir yer var sağlığı ve zindeliği koruma alanında, fakat gerçeği ortaya çıkaracak şey, ilk önce hastalık durumlarına yol açmış olan temeldeki fizyolojik ve biyokimyasal bozulmaların belirlenmesidir. Beden bu anlamda bir ilacın yapacağından çok daha fazla komplekstir. Bunu hatırlamak gerekir.
İsimlendirilmiş birçok hastalığa en iyi hizmeti vermek için, kişi bunların köklerine inmek ve fizyoloji ve biyokimya kitaplarını yeniden okumaya başlamak zorundadır ve bunun nasıl uygulanacağını öğrenmek zorundadır. Bazıları için, bu hastaların tanı ve tedavilerine yeni bulunmuş bir bilgi, gerçek bir aydınlanma ve dürüst söylemek gerekirse tazeleyici olacaktır.
BU ÇILGINLIĞIN DURMASI GEREKİR!
Neden göz hastalıkları uzmanlığını seçmiştim. Son iki yılda öğrendiklerim, gözlemlediklerim ve kişisel becerilerimle birlikte hastalarıma şifa sunma ve mutlu etmenin en iyi yolunun bu uzmanlıkta olduğunu hislerimle karar vermiştim. Fizyoloji, biyokimya ve koruyucu hekimlik benim en sevdiğim derslerdi ve yıllar sonra bir vesileyle ulaştığım mezuniyet notlarım da bunu doğruluyordu. Mecburi hizmet yıllarımın gözlemleri bunu o kadar çok destekliyordu ki, hastalarıma yardım edememekten, sağlıklarını iyileştirememekten çok yorgun, üzgün ve çaresiz hissettiğimi hatırlıyorum. Hastaların zindelik ve sağlıklarında gerçek bir fark yaratmak arzusu ile tıp doktoru olmak istemiştim. Yıllarca kronik hastalıkların göz sorunlarını gidermeye çalışırken, mevcut Tıp Modelinin bunu yerine getiremediğinin farkındalığı ile önceleri kendim için bedene, yaşama daha bütünsel, kapsayıcı yaklaşımlara ilgi duydum. Yoga ve meditasyon ile başlayan bu ilk buluşmalar, Ayurveda, bütünsel beslenme ve Fonksiyonel Tıp ile devam etti…
Mülti milyon dolarlık ilaç reklamları ile, mevcut tıp modelinin, herhangi bir klinik duruma neden olan fizyolojik ve biyokimyasal köprü ile ilgileri çok az. Yeni bir reçete vermeden önce, hasta tarafından alınmakta olan tüm diğer ilaçların etkisinin dikkatli bir şekilde düşünüldüğü, özenle, uyarıldığı hiç görülmüş mü?
BİLİM VE TIP ARASIDAKİ KÖPRÜ!
Tıbbın yüzlerce tarafsız buluşları, her gün prestijli bilim dergilerinde yayınlanmaktadır. Ancak yaşamı koruyan bu bulguların halk için kullanılabilir olması sınırlı bir şekilde mümkün oluyor. Etkili terapiler, durumları hafifletmek ve tedavi etmek için halihazırda mevcut olmasına rağmen kişiler acı çekmekte ve hatta ölmeye devam etmektedir. Medya yüzeysel olarak birkaç bilimsel keşfi bildirirken, tıbbi atılımların geniş çoğunluğu, her yıl yayınlanan dergilerin milyonlarca sayfalarında gömülmüş olarak kalmaya devam eder.
Fonksiyonel Tıp uygulayıcılarının amacı, çoğu insan acı çekmelerinin ve ölümlerinin altında yatan cehalet ve umursamazlığın duvarlarını yıkmak ve çoğu öldürücü ve yaşam değiştirici hastalıklarımızın çoğuna gerçek cevapların mevcut olduğunun iyi haberlerini yaymaya başlamaktır.
EN ÜST DÜZEY, HASTAYI MERKEZE KOYAN SAĞLIK HİZMETİ: MÜKEMMEL HASTA – DOKTOR DENEYİMİ !
Hastaların genellikle sordukları soru hep aynı. IBS’im, artrit’im, hipertansiyonum için almam gereken en iyi ilaç hangisi? Hastalık odaklı yaklaşım için yaygın olan iletişim şeklidir bu… Hastalık odaklı yaklaşım, hem klasik, hem de alternatif diye adlandırılan Tıp modelinde, hemen tüm günümüz araştırmacı ve doktorları tarafından uygulanır, amaç görünüşte, bir besin ya da ilaç ile tedavisini, binlerce isim verilmiş hastalık ve durumların her biri ile eşleştirmektir.
Hasta odaklı yaklaşım ise Fonksiyonel Tıbbın temelidir ve diğer sağlık hizmeti modeli ile başarılmamış olan şeyi yapmaya izin vermektedir. Fonksiyonel Tıbbın kullanımı ile ilgili etkileyici olan şey ise, kendinizi sıklıkla, tamamen çok farklı klinik protokolleri olan benzer semptomlara sahip iki hastayı tedavi ederken bulacaksınız. Fonksiyonel Tıp, altta yatan fizyolojik ve biyokimyasal köprüleri belirlemede, hastanın hangi semptomla birlikte olmasına bakılmaksızın sağlığı eski haline getirme ve sürdürmenin bir yoludur. Fonksiyonel Tıp, sağlık hizmeti planına rehberlik edecek objektif testlere sahiptir ve bu durum hem hastayı hem de doktoru güçlendirmektedir. İtiraf etmeliyim ki bu durum yol boyunca oldukça etkili, mükemmel doktor–hasta deneyimini şekillendirecektir.
TAM İSABET SAĞLIK HİZMETİ!
Fonksiyonel Tıp modeli uygulayıcıları, tanısı konmuş bir hastalığa ya da sahip olduğu bir belirtiye yaklaşırken, bu kişinin neden yüksek kan basıncı var, neden diyabeti var, neden egzaması var, bu belirtilerin altta yatan nedenleri neler diye düşünür. Bunları tedavi ederken birçok farklı yaklaşımın olduğunu bilir. Tabi ki bir tıp makalesinde, magnezyumun kan basıncını düşürdüğünün kanıtlandığını okuyabiliriz ya da bir başka çalışma, potasyumun anahtar rolü oynadığını gösterebilir, bir diğer örnek kalsiyumun osteoporozdan acı çekenlere yardım için cevap olduğunu gösteren bir çalışma olabilir. Başkaları, boron, manganez ve D vitaminini almanın değerlerini gösterebilir. Peki sağlıkla ilgili ve hastanın refahı ile ilgili uygulayıcılar olarak, hastamıza yardım için ne yapıyoruz? Burada Fonksiyonel tıbbın ‘’tam isabet sağlık hizmeti’’ terimini seviyorum. Objektif testler aracılığı ile en iyi klinik protokolle buluşmak ve ‘’biyolojik bireysellik’’ denilen şeyi tanımanın ayrıcalıklı farkındalığı ile danışanın sağlık ve refahında anlamlı farklar yaratmak bu yeni tıp modelinin yenilikçi, kapsayıcı ve zeki yanıdır.