GELİŞİMSEL YOLCULUĞUMUZ
Çakralar, fiziksel bedenimizin derinliklerinde, omurga boyunca lokalize olmuş, fiziksel olmayan, yaşam, davranış, ruh hallerimiz ve bilincimizi yöneten en ince enerji merkezleridir. Canlı yaşamsal gücün (prana) eylem merkezleri olarak hizmet verirler. Birlikte, her yaşam şeklinin içerisinde ve etrafında kompleks bir elektromanyetik güç (aura) yaratan bir enerji ağı oluştururlar.
Bu enerji ağı, sempatik, parasempatik ve otonom sinir sistemleri ile direkt bağlantılıdır. Omurga boyunca onların önemli yedi sinir kümesinin (sinir gangliyonları) bulunduğu yerde lokalize olmuştur ve oradan onlara eşlik ederek tüm bedene yayılan bir enerji ağıdır.
Her biri insan tasarımının bir yönünü temsil ederler ve varoluşumuzun tüm yönleri ile tam ve etkili bir hayat geliştirme yolculuğumuzda farkındalık kazandıracağımız bilinç öğeleridir. Her biri sessizce potansiyelimizi tutan ustalık programlarıdır. Varoluşumuzun fiziksel olan ve olmayan boyutları ile bağlantı kurmak için yolumuzu aydınlatan kanallardır.
Çakra sistemi, benlik analizi ve gelişimi için paha biçilmez bir araçtır; bize temel yapımızın bir kopyasını sunar - beden, zihin, duygular ve ruh – ve temel doğamızı anlamamıza yardım eder, insan olma deneyimlerimizin nedenleri ve sonuçlarıdır.
Çakraları, enerjimizin doğası ve onu nasıl kullanmamız gerektiği ile ilgili bilgi kazanmak için öğrenmeye çalışırız. Kendini gerçekleştirmiş insan varlığı olarak yaşamayı mümkün kılan yetenekleri uyandırmak için çalışırız. Her bir çakrayı geliştirdikçe o yönü bilincimize entegre eder ve daha fazla bütünleniriz. Adım adım, mükemmel karmaşıklığımız içerisinde kodlanmış, sıklıkla gizlenmiş olan yeteneklerimiz, becerilerimiz ve hediyelerimiz açığa çıkarılmış olur.
Çakraları anladıkça ve aktive ettikçe, sadece varoluşumuzun çeşitli yönleri arasındaki etkileşimi deneyimlemiyoruz aynı zamanda zihin/bedenimizi ruhumuzun evi olarak takdir etmeye başlıyoruz. Çakralar, bize, farklı enerjilerle dolu ifadeler olarak ve varlığımızı canlandıran ve bilinç yolculuğumuzu yönlendiren canlı yaşam gücüne ilişkin sistematik bir yol sunmaktadır.
Çakralar Nasıl Çalışır
Her bir çakra, zihinsel, duygusal ve fiziksel durumumuzu belirleyen eşsiz bir vibrasyon ortaya çıkaran bir enerji anaforudur. Bu, sırasıyla (1) kendimize çektiğimiz ve geri püskürttüğümüz şeyleri; (2) nasıl davranıyor, düşünüyor ve hissediyoruz; (3) enerji beden / ruh halimiz nasıl akıyor ya da bloke oluyor; ve (4) aldığımız bilginin doğasını ve yorumunu, belirler.
Enerji akışımızın doğası, ister uyumakta, tıkanmış ya da serbestçe akıyor olsun, çakralarımızda kodlanmıştır. Bu akış, kalıplar, tekrarlanan düşünceler, hisler ve hareketlerle sürdürülen bilinçaltı programlarından etkilenir. Biz hepimiz düşünce kalıplarımızın tuzağına kapılıyoruz ve alışılagelmiş davranışlara, bir şeyleri yapma şekillerimize bağlıyız. Bazı alışkanlıklar bizi desteklemekte ve esas doğamızı yansıtmakta iken; öğrenilmiş olan bazılarının ise bize hizmet etmesi için ya serbestleştirilmesi ya da yüceltilmesi gerekmektedir. Ruhsal yolumuz, öz enerjimizin daha yüksek frekansları ile uyumlanıp onlarla yeniden hizalanarak, işlevsiz, negatif ve sabote eden programları serbestleştirmekle ilgilidir.
Çakra Gelişimi Çakralarımızın seviyelerini değerlendirmede yaygın bir yaklaşım, öncelikle onların açık ya da kapalı mı olduğunu göz önünde bulundurmaktır. Bu dinamik, özellikle üst çakralarla ilintilidir. Çakralarımızın ilerleyici açılımını izlemek onların gelişimsel statülerini izah etmeye yardımcı olsa da, açılımlarının hayatımızı nasıl etkilediğinin ve uyanırlarken enerjilerini nasıl ifade ettiklerinin daha kapsamlı bir anlayışına ihtiyaç duymaktayız. Bu durum özellikle alt çakralar için söz konusudur. Örneğin, sınırları olmayan bir açıklığa sahip bir ikinci çakra başımızı belaya sokabilir.
Evrimsel bir seyahatin içerisinde olduğumuz için, çakralara gelişimsel bir perspektiften yaklaşmak yararlıdır. Gelişmemiş bir çakra yaşamda bizi bütünsel olarak desteklemek için yeterli enerjiyi üretemez ya da alamaz. Bu da sağlık sorunları ile, ilişkilerdeki kronik geri çekilme, sakınma kalıpları ile, hareketlerimizi sınırlayan korkular ve davranışlarımızı yanlış yönlendiren öfke durumları ile sonuçlanabilir.
Bir çakranın az gelişmesi, işlevsiz bir davranışı destekleyen ya da üzerinde çok durmaya neden olan kronik bir takıntı ile sonuçlanabilir. Bir başka deyişle, enerji, ya çok fazla olabilir ya da yetersiz olabilir. Örneğin, ilk çakrada köklenmemiş isek, yaşamı göğüslemekten ve ödüllerinden kaçınıp saklanabiliriz. Birinci çakra üzerinde çok fazla odaklanmış isek, materyal zenginliğimizin kullanımı ve birikimi ile çok fazla meşgul olabiliriz. Eğer ikinci çakra çok fazla açık ise, sağlıksız cinsel aktivitelere müdahil olmuş olabiliriz. Eğer, üçüncü göbek çakramız odaklanılmış bir güçten yoksun ise, enerjimizi dağıtır ve yaşam aktivitelerine katılmaktan kaçınabiliriz. Çok fazla ateş ya da odaklanmış güç, karşılıklı meydan okumayı ve agresif davranışları provoke edebilir.
Gelişimsel sürecimiz, her çakrayı uyarmak, güçlendirmek ve yeniden planlamak demektir. Her çakra seviyesini değerlendirerek başlarız ve sonra onun özel enerjisinin varlığını, bizim yaşam durumları karşısındaki reaksiyonlarımızın doğasını ve etkileşimimizi nasıl deneyimlediğimize dikkatimizi vererek gelişimimizi değerlendiririz. Amacımız her çakradaki daha derin bir bilinç seviyesini geliştirmek ve pozitif kendini ölümsüzleştiren kalıpları kodlamaktır. Kendi güçlerinizi bilinçli bir şekilde kullanabilmek için çakralarımızın işlevselliğini izleyebilmeli ve arttırabilmeliyiz.
Çakralar yavaş aktive olur ya da kapanır. Çakralarımızın her biri ile bir ilişki geliştirdiğimizde, onların enerjileri ile çalışma, onları tutma, zapt etme ve içselleştirebilme becerilerimiz artar. Zamanla, daha rafine ve kompleks olan enerjileri ve yaşam durumları ile başa çıkabilir ve onları önceden hesaplayabilir oluruz.
Çakralarımızı Uyandırmak
Bilincin gelişimi, bireysel özgün enerji ile biçimlenmenin gelişiminde sorumluluk almayı gerektirir. Çakralarımızın yaşam boyu süren hizalanma ve dengelenme süreci, farkındalık, dikkat ve bilinç gelişimini gerektiren kişisel bir süreçtir. Zihnimizi, çakraların her birinin en ince enerjilerine dikkatimizi vermemiz için eğitmeliyiz. Farkında olmamız ya da olmamamız önemli kritik noktadır.
İçsel gerçeğimizin, kendimize çektiğimiz şeyleri nasıl yarattığımızın farkında değilsek, çıkarcı davranışların kurbanı olabilir, dış güçler tarafından kontrol edilebiliriz. Kendimizi sürekli koruma ve savunma durumunda kapayabiliriz. İçimizde, kendimizi güvenli hissetme yerine, kapanır, gücümüzü ve onu yansıtmayı bilemeyiz.
Diğer yandan, enerji bedenlerimizde neler olduğunun farkında olduğumuzda kendi enerjimizden, reaksiyonlarımızdan ve gücümüzden sorumlu olabiliriz. Açık olmak güvenli hissettirdiğinde, genişlemiş olmayı seçebiliriz. Aynı zamanda kendi enerjimizi içselleştirip muhafaza etmeyi de seçebilir ve onu yaratıcı olmak, tutkulu ve canlı hissetmek için de kullanabiliriz.
Bilinçte gelişme yolculuğunda yolda olmak için, kendi enerjimizin bilinçli farkındalığını geliştirmek zorundayız. Kompleks ve asla sonlanmayan bu yolculuk, ödüllendirici, güçlendirici ve keyiflidir. Bedenimizdeki duyarlılıklara karşı basitçe anda ve kendi canlılığımız ile olma halimizin yerine geçebilecek hiç bir şey yoktur. Her seferinde bir çakrayı almak ve onu bilmek. Çakralar, varoluşumuzun zenginliğini kapsayan yaşam gücümüzdür. Çakralarımızla arkadaş olmak için onları düşünmüyoruz. Basitçe kelimeler olmadan kendimizle olmak için zaman ayırıyoruz.
Çakra Farkları
Açık ve kapalı çakralar arasında önemli farklar vardır. Örneğin, yoga ve meditasyon sonrası, çakralarımız daha açık olur. Bununla birlikte, bazı yaşam durumları ile etkileşimde iken, çakralarımızın kendimize açık olması daha uygun ve daha güvenli, fakat dış dünya ile ilişkide ise daha sınırlı hissettirebilir. Yaşam durumumuz ne olursa olsun, daha fazla canlı ve daha doyumlu bir yaşam için uyuyan potansiyelimize dokunmalı çakralarımızdaki enerjiyi aktive etmeliyiz.
Her çakra, varoluşumuzun farklı yönlerini etkiler ve canlandırır. Böylece kendimizi, birbirimizi ve dünyayı deneyimlemek için özel bir referans alanına uyumlanırız. Her bir çakranın gücüne dokundukça, özgün varlığımızın zekasının, kalıplarının ve tasarımının perdelerini açarız.