Duygusal Kalp
Hissettikleriniz Kalp Sağlığını Nasıl Etkiler?
Bilim, günümüzde kalbin mekanik bir pompadan daha fazlası olduğunu keşfediyor, kalbin kendi beyni ve sinir sisteminin olduğunu ve içsel durumumuzu algılayışına göre, yaptıklarını sürekli değiştirdiğini doğruluyor. Görünüşe göre sevgi sadece iyi hissettirmiyor, aynı zamanda kalbimizi zarar görmekten ve hastalıktan da koruyor.
Kapsamlı bir google tarama yaparsanız, kalp dışında, karaciğer, böbrekler vs. diğer organlarımız hakkında hiç bir popüler şarkıların olmadığını gözlemlersiniz. Aşk ve sevgi içerikli şarkılara gelince, burada tüm kalp devreye girer genellikle. Söz konusu olan sözcüklerin, titreşim yaratan hislerle dolu yoğun etkileşimin kaynağı kalpten başka bir şey değildir.
Parlak kırmızı simgesel emoji ile, göğsünüzün ortasındaki karmaşık dört odacıklı organ arasındaki bağlantı nedir? Neden dünyanın dört bir yanından binlerce şair, müzisyen bu küçük kan pompasını yoğun bağlantı ve arzu duygularıyla ilişkilendiriyor?
Metaforların bilimsel gerçekleri ve kalp-damar sistemi üzerindeki önemi olabilir mi?
Fiziksel Kalplerden Duygusal Kalplere
Tamamen fiziksel bir organ olarak kalbe bu bakış açısı, modern kardiyolojinin şeklini belirlemiştir. Tıp uzmanları kalp sağlığını, kan basıncı, kolesterol ve trigliseritler ile ve kalp ritmini EKG’lerle ölçerler. Ve sorunlar olduğunda, bunlar ilaçlar ve ameliyatlar gibi fiziksel müdahaleler yoluyla tedavi edilirler.
Tabi ki bu yaklaşımın hiç bir değeri olmadığını söylemiyorum. Aksine, modern kalp tıbbı her gün hayat kurtarıyor. Kalp implant teknolojisindeki yeni ilaçlar ve yenilikler de dahil olmak üzere, kardiak bakımdaki gelişmeler, sanayileşmiş dünyada kalp hastalığından ölüm oranını düşürerek milyonlarca hayat kurtarıyor.
Aynı zamanda da, modern bilim birçok geleneksel kültürün çok eski zamanlardan bildiği şeyi yeniden keşfediyor: kalp fiziksel bir pompadan çok daha fazlasıdır. Yaşam tarzının, özellik de beslenmenin kalp sağlığının fiziksel yönleri üzerinde büyük bir etkisi olduğunu bilsek de, kalp sağlığı ile ilgili hak ettiği sıklıkta konuşulmayan başka bir faktör daha var ki: DUYGULARINIZ
Bununla birlikte, 2004 yılında araştırmacılar, duygulara ve kalbe bakan ilk büyük ölçekli denemeyi gerçekleştirdiler. INTERHEART çalışması, 52 ülkede 25.000’den fazla katılımcıyı kaydetti ve kalp hastalığı için temel risk faktörleri olarak çeşitli duygusal risk faktörlerini açıkça tanımladı. Ve halen devam etmekte olan araştırmalar hem duygusal hem de fiziksel seviyelerdeki ‘’kırık kalpleri’’ iyileştirmek için protokoller yaratırken büyük resmi de tamamlıyor.
Bu yazıda, kalbin duygusal yönüne, duygularımızın (hem hoş, hem de nahoş) kalbimizi nasıl etkileyebileceğine ve duygusal kalbimize nasıl yaklaşabileceğinize bakacağız.
Kalbimiz Düşünebilir mi, Kalbimiz Hissedebilir mi?
Batı bilimi uzun bir süre, beynin vücudun ‘’düşünen’’ tek parçası olduğunu varsaydı. Bu görüşe göre, diğer tüm organlar, ve sistemler beyinden gelen talimatları yerine getiren akılsız otomatlardı. Bu teori, bağırsağın da benzer bir şeye sahip olduğunun keşfedilmesiyle tepetaklak oldu.
Ve daha yakın zamanlarda, araştırmacılar kalpteki başka bir tür ‘’beyni’’ de tanımaya başladı – nörokardiyoloji alanının doğmasına yardımcı olan bir keşifti bu. Peki bu noktada şunu sorabiliriz kendimize; Bağırsakta veya kalpte bir ‘’beyin’’ olduğunu söylemek ne anlama geliyor? Orada karnabahar şeklindeki gri yumuşacık bir şeyden mi bahsediyoruz?
Tabi ki hayır! Aslında buradaki ‘’beyin’’ belirli işlevlere atıfta bulunan bir metafordur: çevreyi algılama, bu bilgilere dayalı kararlar verme ve bu kararları tüm bedene iletme yeteneği. Ve bu kriterlere göre, kalbin, gerçekten de baştaki beyin ile ileri geri bilgi alışverişi yapan bir beyni vardır.
Kalbinizin ‘’Küçük Beyni’’
Tanınmış bir kardiyolog ve Sağlıklı Kalp Kursu ortağı Dr. Mimi Guarneri, kendi sözleriyle ‘’kendi zekasına, duygularına, sinir sistemine ve karar verme gücüne’’ sahip olduğu için ona vücudun ‘’küçük beyni’’ diyor.
Artık kalbin beyin benzeri tüm bu yazılımları çalıştıracak donanıma sahip olduğunu biliyoruz. Aslında, kalbin içsel kardiyak sinir sistemi (ICNS) adı verilen kendi sinir sistemi vardır. ICNS hormon üretebilir ve salgılayabilir ve karmaşık bir sinir kümeleri, nörotransmitterler, proteinler ve diğer hücreler ağı aracılığıyla beynin sinir sistemine benzer şekilde çalışır.
Tüm bu devreler, kalbin beyinden bağımsız hareket etmesini sağlar. Kalp, iç dünyanızı (ve dış dünyanın alanlarını) doğrudan hissedebilir ve öğrenebilir, anıları depolayabilir ve kararlar alabilir. Ve kalbin ne hissettiği, ne kadar iyi çalıştığı ve ne kadar dayandığı üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olur.
Kısacası, Dr. Guerneri’nin dediği gibi, kalbiniz ‘’kan pompalamanın çok ötesine geçen birçok karmaşık bağlantıya sahip zihinsel, duygusal ve ruhsal bir organdır.’’
Hoş Duygular Kalbi Nasıl Etkiler?
Dünyanın dört bir yanındaki şifa geleneklerinde kalp, vücudun duygusal merkezi olarak görülür. Hint Ayurvedik metinlerinde olduğu kadar Yunan ve Roma edebiyatında da kalple en yakından ilişkilendirilen duygu SEVGİ, Geleneksel Çin Tıbbında ise NEŞE’dir.
Bir çok insan, kalpten veya göğüs bölgesinden yayılan sevgi, ilgi ve neşe hislerini hissettiğini bildirir. Ve kalp sadece kültürel bir mitoloji değil; aslında hissetme yeteneğine sahip bir duyu organıdır. Kalbin ürettiği hormonlardan biri de oksitosin’dir. Oksitosin ‘’sarılma, kucaklama’’ veya ‘’sevme’’ hormonudur ve kendimizi başka birine, evcil bir hayvana veya kendimizden daha büyük bir şeye yakın hissettiğimizde harekete geçer.
Hoş duygular sizi iyi hissettirir, bu da onları düzenli olarak hissetmek istemeniz için yeterli bir sebeptir. Ama başka bir sebep daha var ki, bu da kalbiniz için koruma sağlamasıdır.
Sevgi Dolu Dokunuş
Sevgi, güçlü bir kalp koruyucu duygudur. Sarılma ve diğer sevgi dolu dokunuşlar kan basıncını ve kalp atış hızını düşürebilir. Oksitosin damar genişlemesini veya arterlerin genişlemesini tetikler. Bu olduğunda, arterlerden daha fazla kan akabilir, kan basıncını düşürür ve kalp krizi ve felç riskini azaltır.
Kahkaha ve Kalp Sağlığı
Kahkaha, yüzünüz kadar kalbinizi de gülümsetir. Gülme eylemi, kendini iyi hissettiren endorfin ailesinin bir parçası olan beta-endorfin adı verilen kimyasalları serbest bıraktırır. Bu beta-endorfinler, kardiyovasküler sistemi bir çok yönden koruyan bir molekül olan nitrik oksidi serbest bırakmak için vasküler endotelyumdaki alıcıları ortak eksenli hale getirir. Düzenli olarak güldüğünüzde, daha asık suratlı meslektaşlarınıza göre kalp krizi ve felç riskiniz daha düşük olur. Ve gülmek, yaşlandıkça sertliği ve kan damarlarındaki hasarı da azaltır.
Minnettarlık ve Kalp Sağlığı
Minnettarlık ayrıca kalbinizin en sağlıklı şekilde çalışmasına yardımcı olur.
Dr. Guerni’nin sözleriyle:
Minnettarlık tutumu sadece zihinsel bir araç değildir, aynı zamanda fiziksel sağlığınız, özellikle de kalbiniz için iyi olabilir. Klinik deneyler, minnettarlık ritüelinin kan basıncınızı düşürebileceğini ve bağışıklık fonksiyonunuzu arttırabileceğini ve sağlığınız üzerinde dramatik ve kalıcı etkilere sahip olduğunu kanıtlamıştır.
Minnettarlık, önemli hasarlardan sonra bile kalbinizde iyileştirmeyi başlatabilir. 2016 yılında yapılan bir çalışma, B evresi kalp yetmezliği olan yaşlı hastalar (ortalama yaş 60’ların ortası) için bir şükran günlüğü tutmanın faydalarını araştırmış ve sekiz hafta boyunca düzenli olarak günlük tutan katılımcılarda, günlük tutmayan kontrollerine kıyasla enflamatuar biyo belirteçlerinde önemli ölçüde düşmeyi göstermiştir. Günlük tutarken, kalp atış hızı değişkenliği (HRV) de iyileşmiştir.
Kalp Atış Hızı Değişkenliği Konusunda
Nörokardiyoloji araştırmacıları, özellikle genel sağlık ve kardiyoasküler sağlık için son derece önemli bir biyo-belirteç gibi göründüğü için HRV (Heart Rate Variability – Kalp Atış Hızı Değişkenliği) ile son derece ilgilenmektedir. Doktorlar, normal kalp ritminin bir metronom gibi sabit, eşit bir vuruş olduğuna inanırlardı.
Ancak artık, kişinin nefes alıp vermesine bağlı olarak atımlar arasındaki aralık uzunluğunda bir fark olduğunu biliyoruz. Ve fark ne kadar büyükse (ve varyansın ‘’sinüs dalgası’’ ne kadar pürüzsüzse), birey o kadar sağlıklı ve stres faktörlerine karşı o kadar dirençlidir. Otonom sinir sisteminin karşıt dalları, uyarıcı sempatik ve sakinleştirici parasempatik atımlar arasında kalp atış hızı değişimlerini yaratmak için birlikte çalıştıklarından, pürüzsüz ve büyük bir HRV’nin ikisi arasında sağlıklı bir dinamik dengeyi temsil ettiğine inanılır.
Hoş Olmayan Duygular Kalbi Nasıl Etkiler?
Sevgi, şükran ve umut gibi hoş duygular kalbi koruyabilirken, hoş olmayan duygular tam tersi bir etkiye sahip olabilir. İyi çalışılmış (ve çoğumuz için çok tanıdık) dört ‘’olumsuz’’ duygu, depresyon, keder, stres ve öfkeyi içerir. Şimdi bunların her birine bir göz atalım ve sonra sizin (ve kalbinizin) daha iyi hissetmenize neyin yardımcı olabileceğine bir göz atalım.
Depresyon ve Kalp Hastalığı
Şu anda depresyonu olan biri gelecekte kalp hastalığı riski altındadır. (Ve bir çok kalp hastası teşhislerine yanıt olarak depresyon geliştirdiğinden, ilişki her iki yönde de devam eder.)
Dr. Guarneri’nin sözleriyle:
‘’Belirli bir yılda yirmi Amerikalı yetişkinden biri majör depresyon geçirirken, bu sayı kalp krizinden kurtulan kişilerde yaklaşık üçte birine çıkıyor. Kalp krizi geçirme riski, depresyonda olmayanlarla karşılaştırıldığında, aynı zamanda depresyonu ile birlikte kalp hastalığı da olan kişilerde dört kat daha fazladır.
Amerikan Kalp Derneği, 2015 tarihli bir bilimsel bildiride, depresif bozukluğu olan gençlerin bile daha sonra kalp hastalığı riski altında olduğunu bildirdi. Kesin mekanizmalar henüz bilinmemekle birlikte, ümit verici bir teori, depresyonu daha düşük HRV yoluyla kalp hastalığına bağlar. Bunun nedeni, teoriye göre, depresyonun sempatik ve parasempatik sinir sistemleri arasındaki dengeyi bozmasıdır.
BU, bir arada var olan kaygının neden kardiyak riski de arttırabileceğini açıklayabilir; kaygı, otonom sinir sistemi üzerinde HRV’yi daha da baskılayabilen sürekli bir tahliyeyi temsil eder.
Keder’in Kalp Üzerindeki Etkisi
İnsanlar ‘’kalbi kırık’’ olduklarını söylediklerinde, sadece metafor olarak konuşmuyorlar. İfadenin sağlam bir fizyolojik temeli olduğu ortaya çıktı. Yas – kayba karşı yoğun duygusal bir tepki – kalbe zarar verebilir ve onu akut ve kronik yaralanmalara karşı savunmasız bırakabilir.
Kırık kalp sendromu olarak da adlandırılan Takotsubo kardiyomiyopati, arteriyel tıkanıklık olmaksızın kalp krizlerine neden olabilir. Hastalık adını, etkilenen kalbin aldığı şekilden alır; bu, ahtopot (‘’takotsubo’’) yakalamak için çömlek olarak kullanılan Japon Seramik vazolarına benzer.
Yakın zamanda eşini kaybetmiş bir kişinin kalp hastalığına yakalanma ve kalp hastalığından ölme riski önemli ölçüde yüksektir. Bunun bir kısmı yaşam tarzındaki değişikliklerden kaynaklanabilirken (örneğin, yetersiz yemek yemek veya dışarı çıkamamak gibi), direkt biyokimyasal yollar da vardır.
Yas, stres hormonları olan yüksek ketakolaminlere ve daha yüksek tansiyona yol açabilir. Bunların her ikisi de büyük sempatik sinir sistemi aktivitesinin etkileridir.
Ancak böylesine yürek burkan bir kederi tetikleyebilecek tek şey eş kaybı değildir. Bir ebeveyni ve çocuğu kaybedenler de artmış bir kardiyak olay riskiyle karşı karşıyadır.
Stres ve Kalp
Son araştırmalara göre, psikososyal stres (hayatınızın talepleri ile bu talepleri karşılama kapasiteniz arasında bir boşluk olduğunu söylemenin süslü bir yolu) kalbiniz için sağlıksız beslenme ve hatta sigara içmek kadar kötü olabilir.
Yetersiz yemek yemek veya sigara içmek bireyin kontrolünde olabilirken, psikososyaldeki ‘’sosyal’’, dış stres faktörlerinden kaçınmanın veya hafifletmenin zor veya imkansız olabileceğini gösterir. İş stresi, ırkçılık, yoksulluk ve TSSB gibi kronik stres durumları gibi şeylerin tümü, daha yüksek hipertansiyon riski ile ilişkilidir.
Stres her yaşta kardiyovasküler sisteme zarar verebilirken, en güçlü şekilde erken başlangıçlı; (50 yaşından önce) kardiyovasküler hastalık (CVD) ile ilişkilidir. Sürekli olarak çok hızlı ve çok sıcak dönen bir motor düşünün. Kronik stres ile karakterize edilen sürekli sempatik sinir sistemi aktivitesinin, kardiyovasküler sistem üzerinde bir numara yaptığı gösterilmiştir. Hasar mekanizmaları arasında aritmiler, trombosit agregasyonu, akut koroner sendromlar ve kalp yetmezliği yer alır.
Öfke ve Kalp Sağlığı
Eğer depresyon kendini kapatmakla ilgiliyse, öfke de saldırmakla ilgilidir. Öfke patlamalarına yatkın olanların kardiyovasküler hastalık, inme ve kalp yetmezliği risklerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Dr. Guarneri’nin sözleriyle:
‘’Öfkenin vücudunuzu nasıl etkileyebileceğine dair ortaya çıkan araştırmalar oldukça rahatsız edici: Öfkeli olmak kalp krizi riskinizi %230’a kadar artırabilir. Stres ve öfke vücudunuzda 1.400’den fazla kimyasal reaksiyonu tetikleyebilir. Bunlar çoğu zaman kardiyovasküler sisteminizde ölçülebilir fiziksel değişikliklere yol açar.
Öfke bir boşlukta değil, var olan bir ortamda meydana gelir ve bu ortam ne kadar stresli olursa, kişinin öfkesinin kalp sağlığı üzerindeki etkileri o kadar yıpratıcı olabilir. Bir çalışma, kentsel sakinler arasında öfke ifadesi ile KVH riski arasında pozitif bir ilişki buldu, ancak kırsal bölge sakinleri arasında bulunmadı. Araştırmacılar, daha stresli şehir atmosferinin öfke ve KVH arasındaki ilişkiyi geliştirdiğini varsaydılar.
Başka bir çalışma, öfkenin spesifik kardiyovasküler hastalıkların ve kardiyovasküler hastalıklardan ölümlerin gelişimine, özellikle erkeklerde ve diyabetlilerde kalp yetmezliği olduğunu buldu.
Duygusal Kalbinize Nasıl Özen Gösterirsiniz?
Tıpkı depresyon, keder, stres ve öfkenin kalp sağlığınız üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği gibi, olumlu ve hoş duygular geliştirmenin de kalbinizi koruyabileceği ve hatta iyileştirebileceği ortaya çıktı.
Sevgiyi Deneyimleyin
Sosyal bağlantı ve sevgi, daha önce gördüğümüz gibi KVH gelişimine yol açabilen yalnızlığa karşı güçlü panzehirlerdir. Sevdiklerinizle telefon veya görüntülü görüşme yoluyla bile vakit geçirmek oksitosin ve diğer sosyal ve kalp dostu nörotransmitterlerin üretimini teşvik edebilir.
Her yaşta sosyalleşmek, kalbinize uzun vadeli sağlık yararları sağlar. Büyüleyici bir 2018 araştırması, ebeveynleri arkadaşlarıyla daha fazla zaman geçirdiklerini bildiren genç erkeklerin 20 yıl sonra büyüdüklerini buldu – daha düşük kan basıncına ve daha sağlıklı vücut kitle endeksine sahip erkeklerde – her ikisi de kalp sağlığının göstergesidir.
Buradaki bir eylem adımı, hayatınızdaki sevgi ifadesini ve deneyimini artırmak için çalışmaktır. Arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle ne kadar kaliteli zaman geçirirseniz, oksitosin üretiminiz o kadar artar.
İç Huzuru Geliştirin
İç huzuru, yaygın ve bunaltıcı strese karşı bir panzehirdir ve aynı zamanda öfkeli tepkilerinizi yumuşatabilir. Yoga, dua, meditasyon ve diğer manevi veya tefekkür uygulamaları gibi etkinliklerin hepsinin kardiyovasküler riskin biyobelirteçlerini iyileştirdiği gösterilmiştir.
Farkındalık, duygularınız ve çevreniz hakkında yargılayıcı olmayan farkındalık uygulamanıza yardımcı olur, sadece stresinizi artırabilecek duygu ve ifadelerle tepki vermek yerine tepkinizi seçmeniz için size alan sağlar. Ve Geleneksel Çin Tıbbı ilkelerine dayanan nazik bir dövüş sanatı olan Tai Chi’nin iltihabı bastırmaya ve depresyonu kaldırmaya yardımcı olur.
Rahatlatıcı yaşam tarzı aktivitelerinin tümü, parasempatik tonunuzu iyileştirerek, hayatın kaçınılmaz stres etkenleri karşısında sağlıklı bir kan basıncını ve kalp atış hızını koruma yeteneğinizi güçlendirir.
Not: HeartMath, daha fazla sağlık ve mutluluk için kalp atış hızı değişkenliğini iyileştirme biliminde bir dünya lideridir. Çalışmaları, 400’den fazla bağımsız hakemli çalışma ile desteklenmektedir. HeartMath Experience, duyguları düzenlemek ve kalbin gücünü ve zekasını harekete geçirmek için en iyi 5 tekniği paylaşan 90 dakikalık bir video programıdır.