BİRİNCİL GIDALAR
Beslenme ikincil öneme sahip bir enerji kaynağıdır. Birincil öneme sahip enerji kaynakları ya da beslenmenin yiyecek olmayan kaynakları ise bizi gerçekten yakıtlayan şeylerdir.
Çocuklar gibi, hepimiz birincil öneme sahip yiyecekler için yaşarız. Tutkulu girişimciler işleri ile yakıtlandıkları gibi aşıklara da deneyimledikleri huzur ve saf neşe çok iyi gelmektedir. Günlük hayatın sevinç ve heyecanı bizi herhangi bir iyecekten daha tam olarak besleyebilir.
eslenme ikincil öneme sahip bir enerji kaynağıdır. Birincil öneme sahip enerji kaynakları ya da beslenmenin yiyecek olmayan kaynakları ise bizi gerçekten yakıtlayan şeylerdir.
Dışarıda arkadaşları ile oynayan çocukları bir düşünün. Yemek vakti gelince anneler çocuklarına seslenir: “Eve gel artık, yemeğe oturuyoruz.” Çocuklar ise, “Daha acıkmadım anne,” diye karşılık verir. Sofrada anne kendisini çocuklarına iyi beslenme kurallarını öğretmekle ve çocuklarının yemeklerini yemelerini sağlamakla görevli hisseder. Çocuklar ise annelerinin razı olabileceği en az miktarda yemeği yiyip bir an önce oyunlarına geri dönmenin telaşı içindedirler. Günün sonunda çocuklar yorgun argın eve dönerler, yemek yemeyi akıllarına bile getirmeden doğruca yatağın yolunu tutarlar.
Çocukken, hepimiz birincil gıdayla hayatımızı sürdürdük. Deli gibi severken de, heyecan verici bir proje üzerinde tutkuyla çalışırken de öyleydi. Günlük yaşamın eğlencesi, heyecanı ve aşkı bizi öylesine bir besleme gücüne sahiptir ki, yiyecekler ikincil hale gelir.
Birine tutkuyla aşık olduğunuz bir ana geri dönüp düşünün. Her şey heyecan vericiydi. Renkler canlıydı. Ayaklarınız yerden kesilmiş, sevgilinizin gözlerine dalıp gidiyordunuz. Sevgilinizin bir dokunuşu, paylaştığınız ürpertici duygular, sizi ayakta tutmaya yetiyordu. Yemek yemeyi bile unutuyordunuz ve içiniz yaşam enerjisiyle doluydu.
Kendinizi heyecan verici bir projeye kaptırdığınız bir anı hatırlayın. Yaptığınız şeye inanıyordunuz, kendinizi güven içinde ve motive olmuş hissediyordunuz. Zaman durmuş gibiydi. Dışarıdaki dünya silikleşmişti adeta. Yemek yeme ihtiyacı duymuyordunuz. Birinin gelip yemek vaktinin geldiğini size hatırlatması gerekiyordu.
Şimdi de kendinizi mutsuz hissettiğiniz, kendinize saygınızın yerlerde süründüğü bir anı düşünün; birincil gıda için mideniz açlıktan zil çalıyordu. Ne kadar yerseniz yiyin, ikincil gıda da yetmezdi karnınızı doyurmaya. Canınızın çektiği kadar yerdiniz, ama yine de kendinizi doymuş hissetmezdiniz. Her şey yolunda giderken bile akşam eve geldiğimizde doğruca buzdolabına gidip bir şeyler atıştırdığımız çok olur. Aslında istediğimiz şey birine sarılmak, biriyle konuşmaktır.
Birincil gıdalar bizi derin bir seviyeden besler, ama bunlar bir tabak içinde gelmez. a) Anlamlı bir manevi uğraş, b) yaratıcı bir kariyer, c) düzenli ve eğlenceli bir fiziksel aktivite, ve e) dürüst ve açık ilişkiler … bütün bunlar, ruhunuzu besleyen, açlığınızı yatıştıran birincil gıdalardır.
Ne kadar çok birincil gıda alırsak, ikincil gıdalara o kadar az bağımlı oluruz. Bunun tersi de geçerlidir. İçimizi ne kadar çok ikincil gıdalarla doldurursak, birincil gıdaları almamız o kadar zorlaşır.
Bütün dinsel ve manevi gelenekler insanlara oruç tutmalarını öğütler; böylece insanlar ikincil gıdaları azaltıp, birincil gıdaların farkına varacak zamanı bulurlar.
Bu programla çıktığınız yolculuk boyunca, birincil gıdalarınızı keşfetmeye zaman ayırın lütfen !